AnasayfaYAZILARKişi sevdiğini eleştirir..

Kişi sevdiğini eleştirir..

AK Parti

10 yılı aşkın bir zamandır bu köşede yazıyorum.

Pek çok konu ve kişiye dair yazılar yazdım.

Özellikle 17-25 Aralık sonrası FETÖ belasının tahrip edici etkileri ve ülkemize verdiği hasarın tehlikesine binaen devleti merkeze alan refleksle hareket ettim.

Ülkemiz-devletimiz-milletimiz için Erdoğan ve AK Parti iktidarının devamının ne kadar önemi haiz olduğunu hep dile getirdim.

FETÖ tehlikesinin  bitmediğine ve hatta Darbe  ihtimalinden söz edip; “Fetö’ye rehavet ülkeye ihanet olur” mealinde yazılar yazdım.

Hatta bu konuda, AK Parti’nin etkili yetkili merciinde olan pek çoklarınca abartılı yaklaştığım şeklinde eleştiriler aldım.

Bazıları 17-25’e rağmen, bugünün Fetö’cüleriyle kol kola giderken; ben şiddetle bunun yanlışlığına, bu tavrın bilerek veya bilmeyerek ülkeye, devlete, iktidara ve Erdoğan’a  telafisi mümkün olmayan zararlara düçar olacağını söyledim.

Zaman zaman, özellikle son birkaç yıldır partiye ve iktidara bazı tenkitler getiren yazılar da yazdım.

Eleştirdim mi,
Evet eleştirdim ama çözüm önerisi de getirdim.
Eleştirdim ama belden aşağı vurmadım.
Eleştirdim ama kişisel beklenti içinde olmadım.
Eleştirdim ama siyasi ikbal amacında olmadım.
Eleştirdim ama rant için yapmadım.

Benim temel prensibim; “hakkın hatırı alidir, hiçbir hatıra feda edilemez” cihetinde oldu.

Doğruları söylerken bile yapıcı bir dil ve üslup kullanmaya azami dikkat ettim ve ediyorum.

Birileri menfaatlerine, ikballerine, koltuklarına halel geldiği için bir anda düşmanlaşıp yıkım ekibine dönüşürken; ben yine, hep olduğum noktada oldum.

İktidarı överken de, bugünlerde eleştirirken de duruşum hep aynı oldu.

Saf değiştirmedim, makas değiştirmedim.
Her daim; yanlışa yanlış, doğruya doğru dedim.

Bazen söylenecek çok söz olmasına rağmen dişimi sıktım, kendimi kastım ve yazmadım, içimde tuttum.

Bazen gördüğüm eksiklik ve aksaklıkları, hoyratlık ve aymazlıkları, rehavet ve ihanetleri kapalı kapılar ardında söylenmesi gereken yerlere söyledim ama yazmadım.

Çünkü amacım, eleştirimin haklı bulunması; “yahu adam ne güzel eleştirmiş, ne güzel yerin dibine sokmuş” şeklinde övülmesi, hiç olmadı.

Pek çok defa, “keşke ben yanılıyor olsam” diye içten içe hayıflandım.

Bildiklerim, duyduklarım ve eleştirilerimin yanlış çıkmasını diledim.

Daha önce muhtelif yazılarımda, AK Parti’den ziyade Sayın Cumhurbaşkanımıza muhabbetimi dile getirdim.

O olduğu için AK Parti’nin bana sempatik geldiğini, açıkça ve görünür şekilde söyledim ve yazdım.

Hala da o noktadayım.

Benim muhabbetim önce devletime-milletime-ülkeme sonra da Sayın Cumhurbaşkanımızadır.

Ben onun liderliğine, ferasetine ve ülkemiz için çabasına hep güvendim, inandım.

Hatta kimi anlarda fevri olmadan, Cumhurbaşkanımızın atacağı adımların sabırla beklenip görülmesi gereğine ve hemen tepkisellik içine girilmemesine parmak bastım.

Ama “AK Parti, AK Parti” diye yırtınırcasına kendini vitrinize edip, “Reis Reis” diye gürleyerek kişisel menfaatlerini maksimize edenler gibi “AKP’lileşen” ve “Tayyip” diyenlerden olmadım.

Menfaati devam ederken “şak şak”, kesilince “yerin dibine sok” şeklindeki omurgasızlarla yolum hiç kesişmedi.

Kesişmez de ve Allah, bana onlarla aynı kaptan çorba bile nasip etmesin…

Yediği zehir, içtiği ağu, sözleri zıkkım, kişilikleri engerek, karakterleri leblebi, onurları para, dinleri menfaat, hayatları tabasbus (yalakalık), içleri riya olanlarla olmadım, olamam, olmayacağım.

Ben dün de Sayın Cumhurbaşkanını severdim, bugün de seviyorum.

Benim eleştirel yazılarımdan yola çıkarak hiç kimse bana laf söyleyemez.

Benim Cumhurbaşkanımıza muhabbetimi bilen bilir. Bu da bana yeter.

Beni bir nebze olsun tanıyan ve yazılarımı takip edenler benim neyi niçin eleştirdiğimi de, kızdığımı da, kırıldığımı da iyi bilirler.

Hala bile, bir seçim arifesindeyken neler görüyorum neler…

Aslında içim yanıyor ve büyük ıstırap duyuyorum.

Cumhurbaşkanımız şehir şehir dolaşarak cansiperane bir çaba ve gayretle seçime hazırlanırken; “dünün yoksulu bugünün varsılları” oyunda oynaştalar.

Keyiflerini bile bozmuyor, tüylerini kıpırdatmıyorlar.

Ama lafa gelince de hepsi cumhurbaşkanı için ölürler, malını mülkünü feda ederler.

Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz der, atalarımız.

Herkes söylemsel ve sözel sevicileşmiş.
Herkesin sevgisi sadece dilde.
Herkesin sevgisi menfaati devam ettiği ölçüde…

Ve bazıları yan gelip yatmakta ama Cumhurbaşkanımız yanını yırtmakta…

Ne için…
Devleti, ülkesi, milleti, partisi için….
Ben inandığım ölçüde severim.
Sevdiğim için eleştiririm.
İnsan sevmediği birine kızmaz ve kırılmaz bile…
Amannnn, “ne hali varsa görsün” der ve geçer gider.
Ben böylelerden olmadım, olmam, olamam da…
Ben bazen en ağır eleştiriyi, en sevdiğime yaparım.

Çünkü sevdiğim kişinin veya ekibin kötü olmasını, kötücülleşmesini, onur ve haysiyetini kaybetmesini asla istemem.

Testi kırılmadan eleştirip, uyarırım.

Ben, “Ben dememiş miydim, bunları söylemiştim”cilerden değilim.

Birileri taklacılık yaparken ben sevdiğimin göğsünde akrep görürsem bunu söyler, ikaz eder ve telafisi için öneri getiririm.

Görmezden gelemem.

Duyduğum, gördüğüm yanlışa kulaklarımı tıkayamam.

Çünkü iş işten geçtikten sonra herkes konuşur,

Herkes “herif”lik yapar.

Ve emin olun; bugünün taklacıları ve cumhurbaşkanı övücülerinin pek çoğu o zaman ortalıktan kaybolurlar.

Şu da bir gerçek ki; Cumhurbaşkanımız hala alternatifsizdir.

Ben bu kritik günlerde Cumhurbaşkanının ferasetine ve basiretine inanıyorum.

AK Parti’ye zaman zaman eleştiriler getiriyor olmama rağmen Cumhurbaşkanımıza inancım hala tamdır.

Ve onun liderliği, deneyimi, tecrübesi alternatifsizdir.

AK Parti hala muhalefetsizdir.

AK Parti haricindeki partilerin alternatif olma ihtimali sıfırdır.

Ve hatta…

Yazının devamını okumak için bağlantıya tıklayın: https://www.ogunhaber.com/yazarlar/cengiz-aygun/kisi-sevdigini-elestirir-10749m.html

YAZI ETİKETLERİ:
TAKİP EDİN:
Özel Öğretim Kurs
Unutuyoruz; Hayatın
Bu Yazarı Değerlendir:
HİÇ YORUM YOK

YORUM YAP