Madrid Zirvesi’ni doğru okumak ve derede boğulmamak!..

Bir kesim şöyle diyor;
“Erdoğan, İsveç ve Finlandiya’nın NATO’ya alınmasına karşıyım/izin vermem demişti,
Ama verdi…”
Başka bir kesim;
“Madrid’te zafer kazanıldı,
İstediğimizi elde ettik…” şeklinde konuşup duruyor.
Gerçekten ilginç bir ülkeyiz,
Kısır tartışmaları, iç siyasi laklakları, kahvehane muhabbetlerini çok seviyoruz.
Peki bu neyi getiriyor?
Eskilerin bir tabiri var; “Künhüne vakıf olamamak”.
Derinlemesine bilememek/özü kaçırmak/bütünü pas geçmek/olayı çözememek anlamına gelir…
Yani arkadaşlar,
Büyük resmi pas ve es geçmeyi getiriyor.
Arkadaşlar,
Madrid toplantısı NATO açısından yeni bir başlangıçtır.
Hatırlarsınız,
Modernize edilmiş/işlevselliği artırılmış/farklı ve daha geniş coğrafyaları da kapsayacak bir NATO konseptinin hazırlandığı ve gelmekte olduğunu son iki yıldır yazıyorum.
Böylesi bir anda/ortam ve kritik durumda, bunlara odaklanmak ve doğru okumalar yapmak gerekirken; bizdeki durum, “Türkiye’nin Madrid’teki galibiyeti veya hezimeti…” şeklinde özetleniyor.
Gerçekten çok yazık!
Hanımlar/Beyler,
Biraz daha anlaşılır, basit/sade/yalın şekilde anlatayım…
Yazının devamını okumak için bağlantıya tıklayınız: https://www.ogunhaber.com/yazarlar/cengiz-aygun/madrid-zirvesini-dogru-okumak-ve-derede-bogulmamak-102311m.html