Sayın Cumhurbaşkanı’ma arzuhaldir..

Coğrafya ateş çemberiyken konuştuğumuz konuya bakın.
Araçlarda cam filmin sökülmesi, yazılan cezalar, söktürmek için oluşan kuyruklar, şikayetler, kızgınlıklar…
Peki halk haksız mı..!
Hiç değil.
Güvenlik konusunda cam filminin olmaması ve olanların söktürülmesi konusunda düşüncem net.
Cam filmi asla olmamalı…
Güvenlik hemen her şeyin önündedir.
Bu tartışılamaz bile…
Ama cam filminin yasaklanması böyle mi olmalıydı..!
Usul, esasın önüne mi geçmeliydi..!
Uygulamanın güvenlik boyutu ve gerek/gereksizlik konusu unutulacak tartışmalar mı yaşanmalıydı..!
Ve uygulamanın usulüne ilişkin çarpıklığın, halkın feryadının ilgililerce duyulması için, ille Erdoğan’ın mı talimat vermesi gerekiyordu.!
Biz neden böyle yapıyoruz arkadaşlar,
Konuyla ilgili kurumlar, yetkililer, bürokratlar ve sorumluluk sahibi olanlar.
Size sesleniyorum..
Her uygulamanın halk nezdinde mağduriyet yaratması ve bunun feryada dönüşmesi ve olaya Erdoğan’ın müdahale etmesi sizce normal mi.!
Buradan şunu sorayım o halde..
Madem uygulanan yol ve yöntem hatalı idi neden başlatıldı..?
Madem bugün söylenen şekilde düzenleme yapılabiliyor; önceki kural neden koyuldu..?
Erdoğan söyleyene kadar “bir fikir” gelmedi mi aklınıza..!
Peki buradan şu sonuç çıkmaz mı..?
Bugünkü usul ve esas yapılabiliyor ve doğru ise; önceki yöntem yanlıştır.
O halde önceki uygulamayı başlatanlar görevlerini gereği gibi yapmamış olmuyorlar mı..!
Eğer önceki uygulama doğru ise; şuanda yanlış bir çalışma mı yapılıyor demeliyiz..!
Yahu beyler, bayanlar, bürokratlar, kurumsal yetkililer…
Sizler ne yapıyorsunuz veya ne yapmaya çalışıyorsunuz..!
Neye ve kime hizmet ediyorsunuz..!
MTV zammı % 40 olarak gündeme geliyor ve haklı olarak halk feryat ediyor.
Cam filmi yasaklanması konusu gündeme geliyor, durum yine aynı…
TEOG konusunda yine aynı aksaklıklar,
Üniversite sınavında durum yine farksız…
Kurumsal uygulamalar halkı galeyana getiriyor, sonra Erdoğan müdahil oluyor, talimat veriyor ve kızgınlığı dindirici yeni bir çalışma yapılıveriyor.
İnanın bu tür yap-bozlarla, en çok Erdoğan’a ve halkın devlet kurumlarına güvenine zarar veriliyor.
Erdoğan’a, siyaset kurumuna ve iktidara zarar veriliyor.
Maşeri vicdana zarar veriliyor.
Devlet-Millet ilişkisine halel getiriliyor.
Yahu, bununla siyasi pirim filan olacağını sanıyorsanız, yanılıyorsunuz.
Çünkü, sokaktaki insan bu uygulamalar sonrası Sayın Cumhurbaşkanı’mıza “iyi ki devreye girdi de çarpık uygulamayı düzeltti, teşekkür ederiz” demiyor.
Çünkü halk hemen her şeyi görüyor, gözlüyor, müşahede ediyor ve gerçekliğin ne olduğunu biliyor artık.
Bilinsin ki; bu yanlış adımlar siyasi pirim yapmıyor.
Bilakis kırıklık, burukluk, kızgınlık ve küskünlük getiriyor.
Bu durum ise; hatalı iş ve işlem yapan kamu kurumlarından ziyade Erdoğan’a fatura ediliyor.
Artık şu deneme-yanılma yöntemlerini bırakmamız şart.
Milletin aklıyla dalga geçer gibi, eksik ve yanlış kamusal icraatlardan uzak durulma vakti geldi ve geçiyor bile…
FETÖ soruşturmaları konusunda da benzeri durumlar cereyan ediyor.
Daha önce, en az on kez bu konuya parmak bastım, yazılarımı okuyanlar bilirler.
Örgütün elebaşları, karar alıcıları, ihanet planlayıcılarıyla uğraşmak yerine “ortalama vatandaşla” uğraşmak mücadele değildir.
Örgütün finansal kanallarıyla, sermayedarlarıyla ve ekonomik tetikçileriyle uğraşmak yerine, kendi halinde ticaret yapan işadamları ve firmalarla uğraşmak, mücadeleye faydadan ziyade zarar getirir.
Yargı mensuplarını tenzih ederek söylüyorum ki; savcı hakime havale ediyor, hakim bir sonraki duruşmaya..
Birisi tutuklanıyor, on-onbir ay sonra, bir yıl sonra salıveriliyor veya beraat ettiriliyor.
Yahu bu vatandaşın tutuklu geçen ömrünün iadesini kim, nasıl yapacak..!
Bu zaman zarfında o kişinin ve ailesinin çektiği çileler ne olacak.!
O kişiye süreç boyunca vurulan “hain, FETÖ’cü” damgasının travması nasıl silinecek.
Neden biz “eşeğine kızıp eyerini döven” misali hareket ederek mağduriyetler yaratıy………..
Yazının devamını okumak için bağlantıya tıklayın: http://www.ogunhaber.com/yazarlar/cengiz-aygun-bir-portre/sayin-cumhurbaskani-ma-arzuhaldir-9702m.html